2024 yılına girmemizle birlikte Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa'da kızamık vakalarının alarm verici bir artış gösterebileceği konusunda önemli bir uyarıda bulundu. 27 yıl aradan sonra, bu bulaşıcı hastalığın en yüksek vaka sayısına ulaşması bekleniyor. DSÖ, bu durumun birçok nedeni olduğunu belirtirken, aşılama oranlarındaki düşüşe, sağlık altyapısının zayıflamasına ve toplumsal aşı karşıtlığına dikkat çekiyor. Sağlık otoriteleri, özellikle çocukları tehdit eden bu hastalığın yayılmasını önlemek adına acil önlemler alınmasını öneriyor.
Son yıllarda Avrupa'da kızamık vakalarında ciddi bir artış gözlemleniyor. Bunun arkasında yatan bazı önemli faktörler var. Öncelikle, aşılama oranlarının düşmesi, bu hastalığın yeniden yayılmasına zemin hazırlıyor. 2019 ve 2020 yıllarında, birçok Avrupa ülkesinde aşıya erişimde yaşanan sorunlar ve bazı toplumlarda aşılama karşıtı propagandalar, kızamık gibi önlenebilir hastalıkların yeniden baş göstermesine neden oldu. Kızamık, son derece bulaşıcı bir virüs olup, aşılama yapılmadığında bir kişinin 18 diğer kişiyi enfekte etme potansiyeline sahiptir.
DSÖ, geçen yıl 54 Avrupa ülkesinde toplam 52,000'den fazla kızamık vakasının rapor edildiğini belirtiyor. Bu, önceki yıllara göre gözle görülür bir artış. 2024’te ise bu sayının 100,000’e kadar çıkabileceği tahmin ediliyor. Uzmanlar, özellikle yüksek risk grubunda bulunan çocukların ve bağışıklık sistemi zayıf bireylerin tehdit altında olduğunu vurguluyor. Avrupa'nın bazı bölgelerinde aşılama oranları, toplumun ihtiyaç duyduğu seviyenin oldukça altında kalmış durumda. Sağlık uzmanları, pandeminin aşı programlarını olumsuz etkilemesi nedeniyle bu durumun ortaya çıktığını savunuyorlar.
Kızamığın yayılmasını durdurmak için sağlık otoriteleri tarafından bir dizi çözüm önerisi geliştirilmiştir. Öncelikle, toplumsal farkındalık yaratmak ve aşının önemini anlatmak son derece değerlidir. Ailelere, çocuklarını aşılatmanın hem bireysel hem de toplumsal sağlık açısından kritik öneme sahip olduğu vurgulanmalıdır. Ayrıca, aşılama hizmetlerinin erişilebilirliğinin artırılması, özellikle kırsal ve dezavantajlı bölgelerde yaşanan sıkıntıları gidermek için gereklidir. Eğitim, toplumların aşı konusundaki bilgi eksikliklerini gidermek için önemli bir araçtır.
Bunların yanı sıra, hükümetlerin ve sağlık kuruluşlarının iş birliği içerisinde çalışarak etkili aşı kampanyaları düzenlemesi ve halkın aşıya olan güvenini yeniden tesis etmesi gerekiyor. 2024 yılı ve sonrasında, kızamık vakalarının artışını engellemek için gereken adımların atılması hemen şart. Aksi halde, toplum sağlığı üzerinde ciddi tehditler oluşturacak olan bu bulaşıcı hastalığın kaynağı olan yanlış bilgiler ve aşıya karşı direniş, daha fazla can kaybına ve sağlık sorunlarına yol açabilir.
Sonuç olarak, DSÖ'nün uyarıları dikkate alınmalı ve hem bireysel hem de toplumsal düzeyde aşılama oranlarının artırılması amacıyla toplumda güçlü bir mobilizasyon sağlanmalıdır. Sağlıklı bir gelecek için aşıların önemi asla göz ardı edilmemelidir. 2024 yılı, kızamık ile topyekün mücadele etme fırsatı olarak değerlendirilmelidir. Geç kalmadan harekete geçmek, toplumun her kesiminde aşılama konusunda farkındalık yaratmak ve bu tehlikeli hastalığın yeniden artış göstermesini engellemek için hepimizin üzerine düşeni yapması gerekmektedir.