Ülkemizde son dönemde yaşanan cinayetler arasında en çok dikkat çeken olaylardan biri Bahar Aksu’nun talihsiz bir şekilde hayatını kaybetmesi oldu. 2023 yılı itibarıyla medyada geniş bir yankı uyandıran bu cinayet soruşturması, gözleri bir kez daha adalet sistemine çevirdi. Rüstem Elibol’un Bahar Aksu’yu öldürmesiyle ilgili davada, kamuoyunun merakla beklediği cezai müeyyide bugün açıklandı.
Bahar Aksu, başarılı bir genç kadın olarak hayatına devam ederken, Rüstem Elibol ile olan ilişkisinin sonlanmasıyla birlikte yaşananlar trajik bir sona doğru evrildi. Aksu, ilişkiden dolayı yaşadığı psikolojik baskılar ve tehditler sonrasında, sonunda Elibol tarafından saldırıya uğradı. 2022’de yaşanan bu olay, Bahar’ın yakın arkadaşları ve ailesi tarafından büyük bir üzüntü ve öfkeyle karşılandı. Genç kadının hayatı, yalnızca kısa bir süre içinde sona erdi, ancak bu olayın getirdiği izler hala tazeliğini koruyuyor.
Olayın ardından hızlı bir soruşturma süreci başlatıldı. Yetkililer, Bahar Aksu'nun çevresindeki tanıklara ve olaya dair delillere ulaşmaya çalıştı. Soruşturma sonunda Rüstem Elibol’un cinayeti işlediği kanıtlandı ve dava açıldı. Medyada geniş yer bulan bu davanın her duruşması, toplumda adalet arayışını ve kadın cinayetlerine karşı duyulan hassasiyeti artırdı.
Bugün gerçekleştirilen duruşmada, savcı tarafından Rüstem Elibol için istenen ceza açıklandı. Delil ve tanık ifadeleri ışığında, savcılık Elibol'un ‘kasten adam öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanmasını talep etti. Bu talep, toplumda kadına yönelik şiddet ve cinayetler karşısında bir mesaj olarak yorumlandı. Bahar’ın ailesi ve sevenleri ise duruşmada bulundular ve davanın seyrini dikkatle izlediler.
Rüstem Elibol’un avukatları, müvekkillerinin pişman olduğunu ve olayın provokasyon sonucu geliştiğini savundu, ancak bu savunma toplumda yeterince karşılık bulmadı. Bahar Aksu’nun ölümü, Türkiye’deki kadın cinayetlerine ilişkin tartışmaları da alevlendirdi. Kadın hakları savunucuları, mahkeme süreçlerinin takip edilmesi ve adaletin sağlanması için çalışmalarını sürdürüyor. Aksu’nun ailesi, adaletin yerini bulmasını istemekle birlikte, Bahar’ın anısını yaşatmak için de mücadele etmeye devam ediyor.
Sosyal medya ve çeşitli platformlardan da destek alan Aksu ailesi, bu cinayetin sadece bir mahkeme davası olmadığını, aynı zamanda toplumun bir yarası olduğunu vurguladı. Kadınların maruz kaldığı şiddetin önlenmesi için eğitim, farkındalık ve etkili yasaların gerekliliğinin altını çizen aktivistler, bu tür davaların sonuçlarının yalnızca ceza ile sınırlı olmaması gerektiğini savunuyorlar.
Bugün açıklanan ceza talebi ve mahkeme sürecinin ilerleyişi, Bahar Aksu gibi pek çok kadının sesi olma niteliği taşıyor. Cinayetin ardından başlatılan kampanyalar ve toplumsal hassasiyet, toplumun adalet arayışında ne denli kararlı olduğunu gözler önüne seriyor. Bugün savcılığın talebi, hukuk sisteminin kadına karşı işlenen suçlar konusundaki tavrını ortaya koyuyor ve Umutlar, Bahar Aksu'nun anısının yaşatılmasında ve adaletin sağlanmasında şekilleniyor.
Mahkeme sürecinin ilerleyen aşamalarında neler yaşanacağı ise merakla bekleniyor. Toplumda adalet arayışı sürerken, Bahar Aksu'nun davası, yalnızca bir cinayet davası değil, aynı zamanda kadınların toplumsal statüsü ve hakları üzerine bir tartışma ortamı yaratmaya devam ediyor. Herkes, Bahar’ın hayatını geri getiremeyecek olsa da, adaletin tecelli etmesini umuyor.