Dağcılık, doğanın sunduğu eşsiz manzaralardan ve maceralardan aldığı keyif ile dolu bir spor. Ancak her macera, riskleri ve tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Son günlerde Türkiye'nin gözde dağlarından birinde yaşanan bir olay, bu riskleri bir kez daha gözler önüne serdi. Doğada kaybolup mahsur kalan bir dağcının, telefonu için geri dönüş yapma kararı alması, onun başına gelmesi muhtemel olan bir dizi zorluğun başlangıcı oldu. Kısa sürede kurtarılmayı bekleyen dağcı, tam olarak 4 gün içerisinde iki defa kurtarma operasyonu ile karşı karşıya kaldı. İlgili kurumlar ve ekipler, bu durumu en iyi şekilde yönetti ve şans eseri, dağcının sağlığına kavuşmasını sağladı.
Olay, bölgedeki en yüksek zirvelerden birinde, dağcının yürüyüş yaptığı esnada meydana geldi. Hava koşulları, bu dağcının planladığı yürüyüş için idealdi, ancak zaman geçtikçe hava şartlarının değişkenliği kendisini gösterdi. Dağcının, yerini kaybetmesi ve bu nedenle mahsur kalması, meydana gelen aniden ortaya çıkan fırtına ile birleştiğinde durum daha da vahim hale geldi. Dağcı, kaybolduğu bölgeden telefonu ile ailesi ve yetkililere ulaşmayı başardı. Ekiplere yaptığı çağrıda, hava koşullarının kötüleştiğini ve acil yardıma ihtiyacı olduğunu belirtti. O günün ilerleyen saatlerinde, dağcı için ilk kurtarma operasyonu başlatıldı.
Kurtarma ekipleri, dağcının en son konumunu tespit ederek arama kurtarma çalışmalarına önemli bir hız kazandırdı. Yaklaşık 8 saat süren zorlu bir çalışma sonrasında kurtarma ekibi, dağcıya ulaştı. Ancak, dağcının sağlığına kavuşmasının yanı sıra yaşadığı korku ve endişe de büyük bir dikkatle ele alındı. İlgili sağlık ekipleri, dağcının zarar görmesini engelleyerek ilk müdahaleyi gerçekleştirerek, onu güvenli bir yere indirdi.
Yardım ekipleri, dağcıyı kurtardıktan sonra onu güvenli bir konuma götürdüler. Ancak, dağcı burada durmadı. Yardım ekipleri ile yaptığı görüşmelerde, kaybolduğu bölgeden telefonunu almak istediğini ifade etti. O noktada, telefonunun kendisi için önemli bir bağlantı olduğuna inandığını belirtti. Ancak unuttuğu çok önemli bir gerçek vardı; daha önce de olduğu gibi, aynı şartlarla yeniden yola çıkması, onu tehlikeye atacaktı. Ekiplerin uyarılarına rağmen, dağcı, dördüncü gün tabir-i caizse ikinci bir risk alamaya karar verdi. Kurtarma ekibinin endişeli bakışları arasında tekrar aynı noktaya döndü. Bu sefer, aniden bastıran şiddetli yağmur ve rüzgar, dağcının yeni bir tehlikeye girmesine sebep oldu.
Dağcı, kaybolduğu noktada telefonu bulduktan hemen sonra, hava şartları daha da kötüleşti. Yağmur, bölgedeki yürüyüş yollarını kaygan hale getirdi ve görüş mesafesini azalttı. Tam o anda, dağcı yeniden kayboldu ve ikinci bir kurtarma çağrısı yapmak zorunda kaldı. Bu çağrı, ekiplerin alarma geçmesine neden oldu ve dağcının kaybolduğu bölgeye ulaşıldığında, ekipler yeniden bir kurtarma operasyonu başlatmak zorunda kaldı. Ekip, zorlu hava koşullarına rağmen, dağcıyı en kısa sürede bulmayı ve onu kurtarmayı başardı.
Sonuç olarak, bu olay, doğanın ne kadar tehlikeli olabileceği ve dikkatli olunması gerektiği konusunda önemli bir ders niteliği taşıyor. Dağcı, her ne kadar telefonunu almak istemiş olsa da, doğanın getirdiği zorlukları göz önünde bulundurması gerektiğini öğrenmiş oldu. Kurtarma ekipleri, özverili çalışmaları ile iki kez kurtardıkları bu kişiye bir ders vermiş oldu. Zira, dağcılıkla ilgili sadece fiziksel özelliklerin değil, aynı zamanda doğa koşullarının da dikkate alınması gerektiği bir kez daha kanıtlandı.
Bu tür olayların tekrar yaşanmaması umuduyla, doğa sporu yapmak isteyenlerin daha dikkatli olması ve her zaman yanlarında yeterli ekipmanın bulunması gerektiği hatırlatmak istiyoruz. Sağlıklı günler dileriz.