Son yıllarda meyve severlerin ilgisini çeken pitaya, diğer adıyla ejderha meyvesi, Türkiye'de giderek daha fazla popülarite kazanmaya başladı. Özellikle sağlıklı beslenme trendinin yükselişiyle birlikte, birçok insan bu egzotik meyvenin yararlarını keşfetmeye ve onu diyetlerine dahil etmeye yöneldi. Ancak, pitaya üretimi hâlâ niş bir alan olarak kalıyor. İşte tam da bu noktada, emekliliği sonrası pitaya üretmeye başlayan bir çiftçinin hikayesi öne çıkıyor. Kilosunu 200 TL'den satışa sunan bu çiftçi, hem kendi hayalini gerçekleştiriyor hem de sağlıklı gıda pazarına girdikten sonra olumlu geri dönüşler alıyor.
Pitaya, Cactoideae familyasından gelen bir bitkinin meyvesidir. Bu meyve, tropik bölgelerde yetişmesine rağmen Türkiye'de de bazı bölgelerde üretilebiliyor. Pitaya, vitamin C, B1 ve B2 vitaminleri açısından zengin, aynı zamanda lifli yapısı nedeniyle sindirim sistemine de fayda sağlıyor. Düşük kalori oranı ile diyet yapan bireylerin gözdesi haline gelen pitaya, pek çok kişi için sağlıklı bir atıştırmalık alternatifi sunuyor. Ayrıca, görsel olarak da etkileyici bir yapı ve renk çeşitliliğine sahip olan bu meyve, özellikle sosyal medya kullanıcılarının ilgisini çekiyor. Bütün bu özellikleri nedeniyle, pitaya'nın talebi her geçen gün artarken, üretiminde karşılaşılan zorluklar ve stratejiler merak ediliyor.
Pitaya üretimine adım atan çiftçi, emekliliğinin ardından kendisine bir hobi edinmek istemiş. Fakat zamanla bu hobi, ekonomik bir fırsata dönüşmüş. Emekli olduktan sonra, tarımı ve sürdürülebilir yaşam tarzını daha yakından tanımak isteyen çiftçi, pitaya üretiminin sağlıklı ve karlı bir iş modeli olduğunu fark etmiş. Araştırmalar ve denemeler sonucunda, bu tatlı ve egzotik meyvenin hem kendisi için bir kazanç kapısı açtığını hem de çevresindeki insanları sağlıklı beslenme konusunda bilinçlendirdiğini belirtiyor. Kendi alanında bir pazar oluşturmanın zorlukları olsa da, bu süreçte edindiği tecrübeleri başkalarıyla paylaşmaktan da büyük bir mutluluk duyduğunu ifade ediyor.
Üretim sürecinde, iklim ve toprak koşullarının büyük önem taşıdığını vurgulayan çiftçi, pitaya'nın yetişmesi için sıcak ve tropik iklimin gerekli olduğunu, bu nedenle Türkiye'nin güney bölgelerinin ideal olduğunu aktarıyor. Pitaya bitkisi, su tutma kapasitesinin yüksek olmasıyla bilinir ve kuraklıkla baş etme yeteneği sayesinde zor iklim şartlarında bile başarıyla yetiştirilebiliyor. Çiftçi, bu meyvenin bakımının diğer tarım ürünlerine göre daha kolay olduğunu, ancak sabırlı olunması gerektiğini belirtiyor. Pitaya'nın tam olarak meyve vermesi için genellikle 1-2 yıl arasında bir zaman dilimi gerekmektedir.
Çiftçi, bu alanda hem üretim yapılan alanı artırmak hem de daha fazla insanın pitaya meyvesine ulaşmasını sağlamak amacıyla çeşitli tarım organizasyonları ve üniversitelerle iş birliği yapmayı planlıyor. Özellikle, pitaya'nın yerel pazarda daha çok tanınması için düzenleyeceği meyve festivalleri ve atölye çalışmaları ile daha fazla insana ulaşmayı hedefliyor. Bu tür etkinlikler sayesinde hem pitaya'nın popülaritesini arttıracak hem de insanlara sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandıracak.
Sonuç olarak, emeklilik hayallerinin ötesinde bir gerçeklikle karşılaşan bu çiftçi, hem sağlıklı gıda pazarında yer alarak hem de pitaya üretimi yaparak yeni bir yaşam tarzı oluşturuyor. Kilosunu 200 TL'den satışa sunarak pek çok insanı bu lezzetli meyveyle buluşturmayı başarıyor. Bu durum, hem kendisi için bir ekonomik fırsat sunarken hem de çevresindeki insanları sağlıklı yaşam konusunda bilinçlendirmesi açısından önemli bir adım olarak görülüyor. Pitaya üretimi, Türkiye'deki tarım potansiyelini ve yenilikçi yaklaşımın önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.