İstanbul, Türkiye’nin en yoğun metropollerinden biri. Şehirde her gün milyonlarca insan, iş, okul ya da sosyal hayat için evinden çıkarak toplu taşıma araçları, özel araçlar ya da taksilerle yollarına devam ediyorlar. Ancak, bazı anlar İstanbul trafiğini unutulmaz kılabiliyor. Son dönemde yaşanan bir olay, sosyal medyanın gündemine bomba gibi düştü. Taksi kullanan bir sürücünün uyuşturucu etkisi altında direksiyon başında kendinden geçmesi, hem araçtaki yolcuları hem de diğer sürücüleri tehlikeye sokarak büyük bir korku yarattı. Bu olay, şehirdeki trafik güvenliği konusunu yeniden tartışmaya açtı.
Uyuşturucu kullanımı, birçok bireyi olumsuz etkileyen bir durumdur. Özellikle trafikte, bir uyuşturucu kullanıcısının kontrolsüz ve tehlikeli davranışları, hem kendi hem de diğer bireylerin hayatını tehdit edebilir. Uyuşturucu maddeler, sürüş yeteneğini doğrudan etkileyerek reaksiyon sürelerini uzatmakta ve karar verme mekanizmalarını bozmakta. İşte tam da bu nedenle, taksi sürücülüğü gibi yoğun dikkat ve odaklanma gerektiren bir meslekte böyle bir durumun yaşanması son derece tehlikelidir. İstanbul’un sıkışık trafiğinde, just-in-time (tam zamanında) yaklaşımı gerektiren bir alanda uyuşturucu etkisi altında olan bir sürücü düşünmek bile korkutucu.
Olayın sosyal medyada hızla yayılarak büyük yankı uyandırmasının sebeplerinden biri, bu tür durumların toplum genelinde yarattığı korkudur. İstanbul’da yaşayan insanların, günlük hayatlarını sürdürebilmeleri için güvenli bir trafik ortamına ihtiyaçları var. Bu tür olayların önüne geçebilmek adına yetkililere büyük sorumluluk düşmektedir. İlk adım olarak, taksi sürücülerinin düzenli olarak uyuşturucu testlerinden geçirilmesi şart. Ayrıca, halkın bu konuda duyarlı olması ve herhangi bir anormallik gözlemlediklerinde yetkililere bildirmeleri büyük önem taşıyor. Toplumda farkındalık yaratmak için eğitim programlarının ve seminerlerin düzenlenmesi de kilit rol oynayabilir.
İstanbul’daki bu tür tehlikeli durumların sona ermesi için, güvenli ve bilinçli bir trafik kültürü oluşturulması gerektiği gerçeği bir kez daha gözler önüne serildi. Uyuşturucu etkisi altında araç kullanan sürücülerin sadece kendilerini değil, etraflarındaki diğer herkesi de risk altına soktuğu unutulmamalıdır. Yaşanan bu olay, İstanbul trafiğinde güvenliği sağlamak için toplumsal bir seferberlik başlatmanın ne kadar acil olduğunu göstermektedir. Herkesin güvenli bir şekilde yollarına devam edebilmesi için, bu tür vakaların önüne geçilmesi ve gerekli önlemlerin hızla hayata geçirilmesi gerektiği aşikardır.